Codex Leicester (Leonardo Da vinci )


...Codex Leicester (bu kodeks on sekizinci yüzyıldaki sahibi,leicester kontu,Thomas Coke'un ardından bu adı almıştı,şimdi Microsoft trilyoneri Bill Gates'e ait).Bu,Leonardo'nun defterleri arasında en bütünleşik defter ve hazırlanmasının görünen tarihleri yaklaşık 1507 -10 olsa da,bir tutarlılık hatta inatçılık görünümüne sahip.Elyazısı küçük ve düzenli,çizimler kenara toparlanmış,ama sayfaların miyop görünümü kapsamlarının genişliğini örtüyor.Codex Leicester bugün jeofizik dediğimiz şeyi ele alıyor:dünyanın fiziksel yapısını sorguluyor,makrokozmik bedenin anatomisini yapıyor,dünyevi makinenin hareket eden parçalarını birbirinden ayırıyor.Bu da saf fizik alanına giriyor (yerçekimi,hız,salınım) ve ayrıntılı bir şekilde ele alınan fosil tartışmasına (bunların İncil'de bahsedilen tufanın kalıntıları olduğuna dair ortodoks görüşe buyurgan bir dille karşı çıkıyor).Ama özel vurgusu üzerine:onun biçim ve kuvvetleri,dalga ve akıntıları,ve bunların dünya yüzünde bıraktığı (atmosfere yönelik,aşındırıcı,jeolojik) etkiler o ünlü Mona Lisa manzarasında,şiirsel bir şekilde damıtılmış olan bir uğraş.





Leonardo ayın ışımasını merak ediyor;ayın kristal ya da porfir gibi parlak yansıtıcı bir maddeden oluştuğunu mu gösteriyor bu,yoksa ayın yüzeyi dalgalanan suyla mı kaplı? Ve neden,eğer ayın safhalarına dünyanın gölgesi sebeb oluyorsa,neden ayın geri kalanı bazen hilal safhasında karanlık görünüyor? 


(Daha sonra doğru bir şekilde ikincil ışığın dünyadan yansıdığı çıkarımını yaptı ve Kepler'in öğretmeni Michael Mastin'in bulgularını on yıllar önceden haber verdi.)









*





Codex Leicester Modern bilimin çığır açıcı bir eseri değil:kozmolojisi özünde ortaçağa ait,tıpkı mikrokozmik karşılıklar ve altta yatan geometrik simetriler arayışı gibi.En ünlü bölümü dünyayla insan bedeni arasında kurulan şiirsel benzetme:

Dünyanın bir büyüme ruhuna sahip olduğunu,etinin toprak olduğunu,
kemiklerinin ardı ardına gelen kaya katmanları olduğunu,
kıkırdaklarının tüfa olduğunu,kanının su damarları olduğunu söyleyebiliriz.
Kalbin çevresinde uzanan kan gölü okyanustur.Nefes alışı nabzındaki kanın artıp azalmasıyla olur,böyleyken bile denizin med ceziri dünyadadır.


Bu açıdan kodeks bilimsel metinden çok felsefi bir metindir,ama felsefe sürekli inceleme altındadır. 





"Bütün evrenin hiçbir yerinde güneşten daha büyük ölçeğe ve güce sahip bir cisim yoktur.Onun ışığı evrene dağılmış olan bütün göksel cisimlere ışık verir.Bütün hayat güçleri (anime) ondan gelir,çünkü bütün canlılarda olan ısı bu hayak güçlerinden gelir ve evrende başka bir ısı ve başka bir ışık yoktur."


Burada Ficino'nun o eski Platoncu gezegenler büyüsünün bir yankısı var,ama evren yerine güneş sistemini koyarsak,metin tam olarak bilimsel bir anlam içerir.Güneş merkezlilik fikrine doğru yönelir,ama aslında bunu ifade etmez.Yaklaşık 1510 tarihli bir Windsor yaprağında bulunan "Güneş hareket etmez" şeklindeki ünlü not,Kopernik'ten otuz yıl kadar önce esin dolu bir astronomi sezgisi olarak kabul edilmiştir...






"Bir mumun alevini gözle ve onun güzelliğini tart.
Gözlerini kırpıştırıp tekrar bak.Şimdi gördüğün şey az
önce orada değildi,ve daha önce orada olan şey şimdi
orada yok.Sürekli ölen bu alevi yeniden yakan kim?"







(Charles Nichols'un Leonardo Da Vinci 
Biyografisinden)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder