PESSOA

Resim: Julio Pomar


Fernando Pessoa, bu dünyaya rağmen bu dünyaya ait olduğunu düşünen, kendini bu dünyadan ayıran ve bu oyunun bir parçası olarak, bu dünyayı görmesine imkan tanıyan mesafeden yana olan belki de ilk Portekizli yazardır (ve kullandığı hayali şair adlarının bunda önemli katkısı olmuştur). Resim, mesafeden doğar; gözlerimizle bizi çevreleyen ve ancak kısmen algıladığımız dünya arasına kendi elimiz girdiğinde artık göremez oluruz. Gözlerimiz yalnızca karşımızdaki şeyi görür. Tat, dokunma, işitme ve koku duyularımız bizi seyirci değil, dünyanın merkezi konumuna getirir. Ses dalgaları, kokular ve tatlar, arzuladığımız nesneyi ele geçirir, soğurur ve hatta yok eder; elimizin eriştiği varoluşun tek boyutunu (varolmak haz demektir) yalnızca dokunma tanır. Elimiz dört öğenin (Toprak, hava, su ,ateş, acılarımın dokusu -Paul Eluard-) çeşitli dokulara duyarlıdır ve görme duyusu ya da onun yerini alan mutlak karanlık onu yanıltır. Eller görmenin yerini tutabilir, ama bakışlarımız tek başına dolaşır ve eli denetlediğini düşünse de, sadece zihne hitap eder. İçimde hisseden düşüncedir ya da içimde düşünen hissedilendir, Fernando Pessoa'nın yazmadığı, ama yazmış gibi yapabileceği bir cümledir; tıpkı içimde yalan söyleyen, düşünmektir ya da içimde düşünen, yalandır cümlelerini yazmadığı gibi.
Pessoa'nın birçok şiiri, düşünce yoluyla hissettiklerine sadece tahmini bir karşılık sunan birinin vardığı kederli sonuçtur.
...
Rimbaud'nun ifadesiyle, her türlü düşüncenin düzensizliği, şiirin sesi ve konusudur. Resim, görünür dünyanın düzensizliğini kendisi yaratmak suretiyle ele alır.



Lizbon, Ağustos 2003
Julio Pomar 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder