Vermeer'in tabloları aslında içinde insan figürü bulunan ölüdoğalardır. "Süt Döken Kadın"ı, tüm zamanların en büyük başyapıtlarından biri yapan nedenleri anlamak güç. Ama tablonun aslını görme talihine ermiş olanlardan ancak pek azı, onun mucize gibi bir şey olduğu konusunda benimle aynı düşünceyi paylaşmaz. Bu mucizevi yönlerden biri açıklanamasa da, belki de tarif edilebilir. Bu da, Vermeer'in tablonun üstünde fazla çalışılmış hissi yaratmadan, dokuların, renklerin ve biçimlerin betimlenmesinde ulaştığı kılı kırk yaran bir kesinliktir. Biçimlerin netliğini kaybetmeden kontsratları yumuşatan bir fotoğrafçı gibi, Vermeer'de nesnelerin dış çizgilerini yumuşatmış ama onların kütlesel etkilerini korumayı bilmiştir. İşte bu yumuşaklığın ve kesinliğin garip birleşimi, onun en iyi tablolarını böylesine unutulmaz yapmaktadır. Bu tablolar, sıradan bir sahneyi taze bir bakış açısıyla görmemizi sağlıyor. Ressam, pencereden içeri süzülen ve bir kumaş parçasının rengini canlandıran ışığı gördüğünde neler hissetmişse, biz de aynı duyguları yaşıyoruz.
sf. 432
E. gombrich
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder