Aşk Şarkısı (1914, Giorgio de Chirico)


Giorgio de Chlrico, İtalyan bir ressamdı; yetişme döneminin bir bölümü de
Yunanistan’da geçmiş, 1911’de Paris’e gitmeden önce Atina ve Münih’te eğitim
görmüştü. Erken dönem çalışmaları, klasik çağ mimarisinden ve heykel sanatından
etkilenmiş yetenekli bir desinatör olduğunu kanıtlıyordu. Klasik büst, eserlerinde
sürekli yinelenen bir motifti; Aşk Şarkısı'nın odak noktasında da müzik, şiir ve tıp
tanrısı Apollon’un mermer başı yer alır.

Bu tablo, 1913-1914 arasında tamamlanmış bir dizi çalışmanın en iyi bilinen
örneğidir. Chirico bu çalışmalarda, daha sonra sürrealist sanatçıların da dikkatini
çekecek çok önemli bir atılımı başlatmıştır. Gövdesi/klasik büst, benzeşmeyen
modern nesneler arasına yerleştirilmiştir - bir kauçuk ameliyat eldiveni, yeşil
bir top ve arka planda bir buharlı trenin bir kısmı. Büst, çerçevenin içinde yer
verilen modern, sıradan nesnelere kontrpuan oluşturmakta, kompozisyonun içinde
hem bir absürdlük hem de çözülmesi zor bir şifrenin huzursuzluğu duygularını
uyandırmaktadır.




Bu atılım, de Chirico’nun arkadaşı, ünlü yazar ve eleştirmen Guillaume
Apollinaire tarafından alkışlanmış, de Chirico’dan “metafizik" bir sanatçı diye
ilk bahseden Apollinaire olmuştu. Gerçekten de Giorgio de Chirico metafizik
felsefeden fazlasıyla esinlenmişti. Alman filozof Immanuel Kant’ın çok hevesli
bir okuyucusu olan de Chirico, Saf Aklın Eleştirisi'nden çok yararlanmış, dünya
hakkındaki farkındalığın temellerinin, çıkarsamalı veya varsayımsal deneye olduğu
kadar, kişisel bilince de dayalı olduğu sonucuna varmıştı. Bu maksatla, eserlerini
izleyenleri ilk bakışta birbiriyle bağlantısız gözüken malzemeler arasındaki
ilişkilerin farkındalığına yönlendirmeyi hedeflemişti.

De Chirico aynı zamanda Sigmund Freud’un psikanaliz kuramına da yabancı
değildi. Bu etki ile, kompozisyonundaki her nesne hem kişisel hem de evrensel
çağrışımlarla yüklü sembolik bir nitelik alıyordu. Tren bir demiryolcu olan
babasının mesleğine göndermeydi, ama aynı zamanda tabloya bakanda nostalji
duyguları yaratması için seçilmişti. Ameliyat eldiveni, büstü Apollon olarak
tanımlama konusunda görsel bir ipucu sunarken, diğer yandan hem sanatçının
kendi hastalık evhamını hem de çağdaş bir kültürel hastalığa ilişkin algıyı, büyük
ihtimalle Birinci Dünya Savaşı'nın başlamasını temsil ediyordu. Apollon'un varlığı
ve gerek edebiyat ve sanat, gerekse tıp ile örtük çağrışımları, bu eseri hem kültürel
hem de bilimsel nitelikteki tarihsel ve modem ideolojiler arasında bir çatışma
olarak yorumlama alanı açmaktadır.

Tablonun en çarpıcı yanı, üç uyumsuz nesnenin bir araya getirilmiş olmasıdır - 
bir Apollon büstü, bir kauçuk ameliyat eldiveni ve yeşil bir top. Bu şifreli nesneler, 
mantık dışı bir ölçek duygusuyla bir araya gelince, kompozisyonları tanınabilir 
gerçeklikten uzaklaştırıyorlar. Daha erken dönem eserleriyle ortak bir nokta olarak,
 bu insan yapımı objeler uzaktaki ufuk çizgisi ile yakındaki bulutlu gökyüzünü yansıtan
 çok yalın bir manzaranın içine yerleştirilmişler. Onları çerçeveleyen yalın, geometrik yapılar
 hem klasik hem de fiilen kullanılan bir görünümde. Büst ve eldivenin yerleştirilişi, 
Apollon’un görünmeyen omuzuna doğru uzanan bir el izlenimi uyandırıyor. 
Bu düzenleme, kültür ile bilim arasındaki ilişkinin yankısı gibidir; de Chirico’nun 
yabancı olmadığı geleneksel bir tema söz konusudur.İki metaforik dev 
arasında asılı duran top, bir göz küresi veya 
Yerküre sembolizmini yüklenmiş.

*
Ayrıntıda Sanat
Laure Thomson

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder