günlük

Darmadağın notlar, düzensiz, rüyalar gibi, sadece parçalardan oluşan bütün bir hayat gibi; başkalarıyla da paylaşıldığı için, güzel şeylere duyulan sevgi başkalarının evlerinde de görülüyor. Bazı şeyler yazıya döküldüğünde çocukça geliyor, bazıları insanın aylaklığının meyvesi, bazıları kötü bir hatıranın savunusu gibi aptalca bazı fikirlerden ibaret olsalar da sevilenlerin tasnifi, bazıları da benim sanatımın can evini delip geçen ışınlar. Sanat eseri rastlantı ürünü olsaydı, bu notlar yararsız olurdu. Çıkardığım işe, işin bir kısmına kılavuzluk eden düşüncenin; bazıları bana, bazıları başkalarına ait olan binlerce düşünceyle esrarengiz bir bağı olduğunu düşünürüm. Boş boş hayal kurduğum günler var ki, uzun çalışma günlerini, genelde kısır fakat daha ziyade sorunlu zamanları hatırlarım. Kapkara bir bulut ufku kaplamıştır, ruhuma kargaşa hakim olur ve hiçbir şey yapamaz hale gelirim. Güneşin parlak, zihnimin açık olduğu öbür saatlerde kendimi şu veya bu konuya, hayal kurmaya, biraz okumaya verebilirsem, bunun kaydını tutup hatırasını ölümsüzleştirmem gerektiğini hissediyorum.

Bazen çok çok geriye gidiyorum, Parthenon'un atlarından daha da geriye. Bebekliğimin Dada'sına, o tatlı sallanan tahta ata kadar gittiğim oluyor. Kutsal Ville-d'Avray ormanlarında dans eden Corot perileriyle beraber dolanırdım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder