Kadın (1925, Andre Masson)


Birinci Dünya Savaşı’nda görev yapan bir asker olan Andre Masson, 1917’de Somme Muharebesi’nde göğsünden vurulmuştu. Tüm hayatı boyunca bu travmayı yaşadı ve depresyondan kurtulamadı. Yaralandığında deneyimlediği ölüm ve kendinden geçiş arasındaki yakın bağlantıdan büyülenen Masson’un çalışmaları şiddet imgeleriyle yüklüdür ve genellikle bunların arasına rahatsız edici erotik öğeler de sızar. Friedrich Nietzsche hayranı olan Masson, filozofun ıstırap ve neşenin aynı insanlık halinin parçası oldukları yönündeki inancını paylaşıyordu.

Masson savaştan sonra Paris’e yerleşti ve oradaki atölyesi bir grup radikal genç sanatçı ve yazarın buluşma merkezi oldu. Bu sanatçıların arasında Masson’un komşusu olan Joan Mirö da vardı. Masson o sırada kübist bir stille çalışıyordu, fakat 1924’te Andre Breton ile tanıştıktan sonra o da yeni oluşmuş Sürrealist Grup’a katıldı. Grubun yazar ve ressamlarının rehberlik ettiği Masson da akımın şairleri arasında çok revaçta olan otomatizm anlayışını benimsedi. Otomatik çizim tekniğini coşkuyla benimseyip geliştirdi. Bu teknik, çoğunlukla uykusuzluk, açlık veya uyuşturucu ile tetiklenen trans durumunda karalanan bilinç dışı çizgilerden imgeler doğmasına izin veriyordu. Masson’un otomatik çizimlerinin çoğu erotik anlamlarla yüklüdür, stilize edilmiş, tensel duygulara seslenen çıplak kadın tasvirleri içerirler. Ama bu arada savaş anıları da görünürlük kazanır ve yıkım ile üremenin sürekli nükseden keşfi içinde bu iki anlam yükü iç içe geçer.

Kadın adlı tabloda Masson’un erken dönem kübist stili kendini belli etmektedir: Ressamın kompozisyonu tek tek düzlemlere parçalaması bunun kanıtıdır. Eser kompozisyon bakımından, aynı yıl yapılmış ve kübist yanı daha kolay ayırt edilebilen Bahçedeki Kadın tablosuyla hemen hemen aynıdır. Her iki tabloda da, köşeli yapraklar ve olgun meyvelerle çevrelenmiş ve arkaya doğru yaslanmış bir çıplak kadın cepheden görülür. Otomatik çizime özgü yaygın ve ifadeli çizgilerin kullanıldığı Kadın'ın daha sonraki gelişkin kübist eser için bir taslak işlevi gördüğü düşünülebilir.
Kadın'da kübist açılar tuvalin merkezine doğru sonlanırlar; kadının bedeninin düzlemleri düzensizdir, solundaki asmalardan sarkan olgun, kırmızı meyveler gibi organik kıvrımlar çizerler. Göğsünün üstüne açılmış bir meyve yerleştirilmiştir. Ancak bu imgede meyvenin, nar gibi beyaz bir dokuyla bölmelere ayrılmış kırmızı eti ile teşhir edilen organların ölümü hatırlatan görüntüsü iç içe geçer.



Çıplak kadın ve meyve bileşimi, Kitab-ı Mukaddes'e gönderme yapıldığı çağrışımını uyandırır; tabii Masson’un klasik mitoloji tutkusu nar formunun Hades’e inen Persephone’ye gönderme olma ihtimalini de akla getirmektedir. Masson’un geç döneme ait birçok işinde Yunan mitolojisi kullanılmış, Minotauros ve labirenti sık rastlanan motifler haline gelmiştir.

Kompozisyonun merkezine büyük, dişi bir nü hâkim. Bedeni gösterilmiş, fakat başı sol omuzunun üstünden bakacak şekilde yana çevrilmiş, bu nedenle yüzü gözükmüyor. Yaprak çağrışımı uyandıran soyut düzlemler kompozisyonun kenarlarından içeri doğru sokuluyorlar, tuhaf meyvelerin varlığı gür bitki örtüsünün meyve ağaçlarından oluştuğunu düşündürüyor. Meyveler büyük ve şekilsiz, elma, armut, hatta bal kabağını andırıyorlar. Kadının göğsünün üstüne tuhaf bir form yerleştirilmiş. Gerilmiş ve soğanı andıran şekli içindeki beyaz lif ve nar benzeri kırmızı taneleri sergilemek üzere ortasından temizce kesilerek bölünmüş bir meyveye benzediği gibi, iç organları da akla getiriyor. Otomatizm ile ilişkili biyomorfik, organik şekiller geleneksel kübist kompozisyonun köşeli düzlemleriyle kontrast oluşturuyor.

*
Ayrıntıda Sanat
Laura Thomson

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder