Rupert Brook’un Cennet adlı şiirine Carl Sagan’ın Tanrının Kapısını Çalan Bilim kitabında rastladım. Tiktaalik’e gelsin:
Tiktaalik, Tanrı'nın kapısını çalan balık..
BALIK (Haziran ayı derinliğinde
sinek dolu sularda,
tembel tembel yüzerek vakit geçiriyorlar)
Derin dal ey akıl, karanlık ya da berrak sularda
balık gibi kaygan her sırra
umut ya da korkuyla olta atarak
Balıklar, akarsuları ve havuzları olduğunu
söylüyorlar ama
daha ötede ne var ki diye soruyorlar
yaşadığımız bu hayat
hayatın kendisi olamaz
diye yemin ediyorlar
çünkü hayat dediğin şey hepsi bundan ibaretse
ne de tatsız bir şey
Birileri sudan ve çamurdan
her nasılsa iyiliğin çıkageldiğinden
kuşku duyuyorlar
ve, elbet, saygıdeğer gözler
akışkanlıkta bir erek görüyor olmalılar
Karanlık içinde biliyoruz
işte inançla haykırıyoruz ki istikbal tamamen çorak değil
çamur çamura karışıyor! Ölüm anaforu yaklaşıyor
belirlenmiş. Son burada olamaz, burada olamaz.
Fakat mekân ve zamanın ötesinde, bir yerde,
su ıslak mı ıslak
çamur balçık mı balçık
Ve orada (inanıyoruz ki) biri
Akarsuların akarsu olmaya başlamasından önce
Yüzmüş,
Pul pul balıkçıl şekilli ve zihinli
hep kudretli ve müşfik
Ve o çok kudretli yüzgeç altına
en küçük balıklar girebilirler.
Ah, ah! Hiçbir zaman sinek bir olta iğnesi gizlemez,
diyor Balık, Ebedi Akarsu
Fakat orada dünyanın yabani otlarından daha fazlası var
Ve çamur göksel bir
itibarda
Semiz tırtıllar sürünüp gidiyor etrafta
ve cennet böcekleriyle karşılaşılıyor
yok olmuyor küf etrafta, ölümsüz sinekler
Ve hiçbir zaman ölmüyor kurt
Ve arzularının, tüm arzularının o Cennetinde
hiç toprak olmayacak
diyor balık
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder