Baudelaire

Portrait de Baudelaire gustave courbet 1848



1848 devrimler döneminin "uyumsuz", "düşünen aylak", melankolik tipinin, Charles Baudelaire (1821-1867) kişiliğinde ve yaşamında somutlaşması klasikleşmiştir.

Baudelaire'in artık eskisi gibi, Rousseau'nun önerdiği "doğa durumu"na bile kaçacak olanağı ve şansı kalmamıştır. Bu yeni melankolik aylak "flâneur" büyük kentin ürünü olarak orta çıkmıştır ve gene büyük kentin pazarında -"pasajlarında"- tüketilmeye mahkûmdur. (Bu konuda vazgeçilmez başyapıt Walter Benjamin'in Pasajlar çalışmasıdır.) Toplumsallaşamayan aylak insanla artık engizisyon bile ilgilenmez. Ortaçağ dinsel inançlarının elinden kurtulduğunu sanan melankolik aylak insan, bu kez tüketim toplumunun mistik, gizemli ortamında metalaştığını, pazara sürüldüğünü görür (Marx)... Engizisyon önünde yargılanmaktan bin beter acılara sokar onu, metalaştığını, pazara sürüldüğünü
duyumsamak...

Bir türlü "toplumsallaşamayan " Baudelaire, son bir seçenekle çağdaşı Herman Melville (1819-1891), Moby Dick’te balinaların yaşamı üzerinden yaptığı bir metafora uygun olarak, buzlar arasında sıcak kalarak, bulunduğu dünyada o dünyanın bir parçası olmadan yaşamaya, her mevsimde kendi sıcaklığıyla yetinmeye çalışır. Toplumun organik hayatından koptuğunu, "organik zamanı” yitirdiğini görür. Genç yaşta intihar girişiminde bulunur. Başaramaz. Dünyaya uymak ister. Beceremez. Dünya başkenti Paris'te yaşayacak, barınacak bir yer bulamaz. Parasızlıktan ama daha çok ruhsal huzursuzluktan, kısa bir zaman dilimi içinde 44 kez ev değiştirir. Sartre, ünlü Baudelaire denemesinde, onun yaşamı boyu yüzlerce kez ev değiştirdiğini yazar. Ölümü, tek kurtuluş yolu olarak, "geç kaldın yıllanmış korkak!" diye çağırır durur. Sonunda 46 yaşında kurtulur yaşamaktan ve ateist olmasına karşın "bir tapınağa sığınır gibi, anasının kolları arasında ölür, modern çağın "toplumsallaşamayan" örnek melankoliği.

Serol Teber - Melankoli

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder