Ovidius'un yaşlılık döneminde
Marsilya'da doğan Petronius, Latin
sefahat dünyasının en tanıtıcı elkitabını, Satyricon,
bıraktı. Fellini'nin filmi
nedeniyle, Satyricon'un akıl almaz bir sefahat aleminin hikâyesi olduğu
sanılmamalıdır: Trimalcion'un yemeği bölümü (1688’de, Belgrad'daki elyazmaları içinde
tek başına bulunmuştur), hangi sıra içinde birbirlerini izleyecekleri
bilinmeyen değişik kaynaklı parçaların bulunduğu bu geniş kitabın sadece tek
bir bölümüdür. Ayrıca başlığı iğneleyici bir romana işaret etmiyor, bu bir
satura lanx'dır, yani sebzelerin ve meyvelerin karıştırıldığı bir tür salatayı
belirten mutfak terimidir; gerçekten Satyricon, uydurma bir öyküleme içine
yerleştirilmiş hikâyelerin, söylevlerin ve şiirlerin karışımıdır. Nihayet Satyricon,
Roma'daki yaşamın betimlenişini vermez; olay, Napoli yakınlarındaki bir Güney
İtalya şehrinde geçer.
Kahramanları, mevkilerini
kaybetmiş, eşcinsel iki genç öğretmendir, Encolpe ve Ascylte; kimi zaman
biriyle, kimi zaman diğeriyle yatan onaltı yaşındaki genç bir oğlanla, Giton,
birlikte bir handa kepazeliklerle dolu hayat sürerler. Giton'a tek başına sahip
olmak için, birçok kez kan çıkıncaya kadar birbirleriyle dövüşürler. Birlikte
kötülük yaparlar; palto çalarlar, bir bayanın, Quartilla, Priape'ye kurban
edilişini engellerler ve kadın onlardan intikam almak için onları bir soytarıya
kırbaçlattırır ve tecavüz ettirir; Giton'u, yedi yaşındaki bir kız çocuğunu,
Pannychis, iğfal etmeye zorlar ve Encolp'e mastürbasyon yaparken olayı izler.
Üç dalavereci ortak daha sonra, kötülüklerle dolu arlanmaz parababası
Trimalcion'un şölenine katılır, ve orada öyle aşırılıklar yaşarlar ki sonunda
"olayların aşırı iğrençliğe vardığı" (ibat res ad summam nauseam)
konusunda anlaşarak kaçarlar. Ama Ascylte, handa, Giton'a arkadan tecavüz
etmek için Encolpe'un uykusundan yararlanır ve ikisi birlikte gitmeye karar
verirler.
Açıkça itiraf etmek gerekir ki
Satyricon'un kişileri iğrençtir. Onları iğrençlikten kurtaracak hiçbir
duyarlılık çizgileri yoktur. Yine de, onların tüm pisliklerini en saf
biçemlerden biriyle betimleyebilen yazarın başarısı hayranlık vericidir.
Giton'un peşinden koşan Encolpe, bir resim sergisinde, şehvet düşkünü yaşlı bir
şaire, Eumolpe, rastlar. Daha sonra bu Eumolpe, üstüne binen genç bir fahişeyle
sevişirken görülür; çiftleşme hareketleriyle yorgun düşmesin diye yatağının
altına gizlenmiş kölesi Cordax onu düzenli aralıklarla indirip kaldırır.
Encolpe, Giton ve Eumolpe’un niçin ve nasıl bir gemiye bindikleri bilinmez;
gemide, kaptanın karısı, Tryphone, Encolpe'den kopardığı Giton'un metresi olur.
Encolpe, diğerlerini şaşkına çevirerek şunları söyler: "Onların tüm öpüşmeleri, bu ahlaksız kadının hayal edebileceği
bütün okşayışlar kalbimi sızlatıyor. Yine de hangisini daha çok isteyeceğimi
bilemiyorum, metresimi alan oğlanı mı, yoksa sevgilimi baştan çıkaran metresimi
mi."
Crotone'ye varan Encolpe,
yaşamını tenini satarak kazanır; müşteri olarak kötü kişilerle düşüp kalkmayı
seven yaşlı bir kadın vardır, ama tam onu tatmin edeceği anda Encolpe, güçsüz kalır.
Yaşlı rahibe Oenothee'den güçsüzlüğüne çare bulmasını ister; o da, rektumuna
bakırdan kalın bir alet (bir fascinum) yerleştirir ve ısırgan otlarıyla onu
döver. Daha sonra ne olduğu ve Satyricon'un nasıl bittiği bilinmemektedir.
Petronius, sarayında efendilik örneği sergilediği Neron'un ölüm
emrine itaat etmek için İS 67'de banyosunda intihar eder. Tacitus'un
tanıklığına göre, Satyricon'u, bu zorbanın hükümdarlığına leke düşürmek için
ölum günü yazdırdığı sanılır (doğruysa, bu gerçek bir insanüstü başarı anlamına
gelir). Gerçekten de Satyricon, parodik ya da bilerek abartılmış parçalarla
birlikte, özellikle bir estet eseridir; Petronius, döneminin aydınlarını
heyecanlandıran Eskilerle Yeniler arasındaki tartışmaya, aşırılıklarıyla
kendisini Yenilerin yanına yerleştiren bir kitapla müdahale etmek istedi.
*
Erotik Edebiyat Tarihi
Alexandrian
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder