Rodin & Balzac

balzac
İçi Balzac’ın ruhuyla dolup taşan Rodin, eldeki bu kaynaklardan yararlanarak işe koyuldu, yazarın dış görünümünü kurup çatmaya çalıştı. Bunun için beden ölçüleri Balzac’ınkilere uygun düşen canlı modellere başvurdu ve değişik pozisyonlarda hepsi de tamamlan­mış yedi ayrı heykel oluşturdu. Hantal bacaklar ve kısa kollarla tıknaz vücutlu modeller kullandı. Söz konusu çalışmalardan yola koyulup yazarın Nadar tarafından çekilen fotoğrafındaki anlayış doğrultusunda bir Balzac heykeli yarattı. Ama bunun da henüz kesin ve son bir Balzac figürü oluşturmaktan uzak sayılacağını hissediyordu. Lamartin’in Balzac portresine döndü yeniden. Balzac’tan şöyle söz ediyordu Lamartin: “Bir doğa gücü­nün yüzü vardı kendisinde.” Sonra da şöyle diyordu: “İçinde barındırdığı o büyük ruhsal dinamizm, ağır göv­desini sanki bir tüy kadar hafifmiş gibi taşıyordu.” Ro­din, kendisini bekleyen ödevin büyük bölümünün bu cümlelerde yattığını sezmişti. Ön çalışmayı oluşturan ye­di ayrı figürün de sırtına yazarın çalışırken giydiğine benzer keşiş cüppeleri geçirerek söz konusu ödevin çözümüne yaklaşmaya çalıştı. Sonunda cüppeli bir Balzac doğup çıktı ortaya, fazlasıyla bir mahremiyet havasına bürünmüş, giysisinin suskunluğu içine fazlasıyla gömül­müş bir Balzac.


Ama şekilden şekle geçmelerle Rodin’in yazara iliş­kin vizyonu büyüdü giderek. Ve sonunda aradığı Balzac gözleri önünde belirdi, karşısında vücudunun tüm ağırlı­ğını üzerinden aşağı dökülen cüppesinin alıp götürdüğü geniş bedenli, yürüyen bir Balzac buldu. Saçları kalın en­se üzerine bastırmış bir Balzac, saçlara yaslanmış bakan, bakışının esrikliğini yaşayan, yaratıcı güçle coşup köpü­ren bir yüz: Bir doğa gücünün yüzü. O bolluk ve verimli­liği içinde Balzac’tı bu, kuşakların yaratıcısı Balzac, yaz­gıların saçıp savurucusu Balzac. Gözleri hiçbir nesneyi gereksinmeyen adamdı bu; dünya boş olsa, bakışları onu nesnelerle doldurabilirdi. Adeta o efsanevi gümüş ma­denleriyle zenginliğe ulaşmak isteyen, yanında bir ya­bancı kadınla mutlu biri. Ete kemiğe bürünmek için Bal­zac figürünü kullanan yaratı eyleminin kendisiydi bu; ya­ratmanın büyüklenişi, gururu, coşkusu ve esrikliğiydi. Geriye atılmış baş bir fıskiyeden fışkıran sular üzerinde dans eden toplara benziyordu. Tüm ağırlıklar hafiflemiş yükseliyor, ardından düşüyordu.

Alabildiğine bir konsantrasyon ve trajik bir abartı anında Balzac’ını görmüş ve onu bu durumda yaratmıştı Rodin. Vizyon kaybolup gitmemiş, yalnızca değişime uğ­ramıştı.

Rilke

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder