Atina Okulu (Raphael, 1509–1511)





Papa II. Julius (hd. 1503-1513) elimizdeki bilgilerin tümüne göre, doğanın gücüydü, tükenmez bir enerjiye sahipti, yüksek makamını rüşveti ve yatıştırılamaz iradesinin bütün gücünü birleştirerek elde etmişti. Papa olmak için can atıyordu, çünkü Kilise ve onun modern dünyadaki yeri konusunda tasarıları vardı. Önsezili tasarılarının temelinde, artık Hıristiyanlığın Eski Dünya için olduğu kadar Yeni Dünya için de geçerli olan evrensel bir din olduğuna dair bakış açısı yer alıyordu. Julius, düşüncelerini yaymak için emrindeki bütün olanakları kullandı: Kitapları, vaazları, sanatı, şehir plancılığını, diplomasiyi, parayı ve diğer her şey başarısız olduğunda da, ordusunu kullandı (İsviçreli bir muhafız birliği tutan ilk Papa’ydı.) Neyse ki, sanata ve insana dair olağanüstü bir zevke de sahipti. Michelangelo’nun yalnızca heykeltıraş olduğu ve ressam olmadığı yönündeki itirazlarına rağmen ona Sistina Şapeli’nin tavanını boyamasını söyleyen oydu. Vatikan'daki özel dairelerin tavan ve duvarlarında çalışmaları için bir grup ressamı görevlendiren de Julius’tu. En azından, Raffaello’nun (1509-1511 arasında yapılan) Atina Okulu'nu görüp, diğerlerini kovma kararını verene kadar.

Böylece, bu olağanüstü Papa’nın, yaşadığı yerleri süslemesi için seçtiği sanatçı Raffaello oldu ve bu yüzden, Raffaello’nun Atina Okulu'na II. Julius’un kalbi ile yarattığı Rönesans Roması’nın kalbine mümkün olduğu kadar yaklaşmış oluruz. Sistina Şapeli, Roma’nın büyük ve kozmik bir resmi gibidir. Ama Atina Okulu bizi daha özel alanlara, Papa’nın ve Kilise’nin çalışma hayatına taşır. Raffaello, neredeyse esrarengiz denilebilecek teknik yeteneklere sahip bir ressam olduğunu kanıtladı: Zor fresk yöntemini burada, soğuk mermer heykellere, sıcak, canlı yüzlere, kadifemsi elbiselere, saydam bir gökyüzüne ve sakalın tellerine dönüştürdü. Konusuyla ilgili ne kadar az ya da çok şey biliyor olsak da karmaşık, yoğun bir anlamı olan bu resme bakmak keyif verir.

Atina Okulu, 16. yüzyıldan bu yana Stanza della Segnatura (Segnatura Odası) olarak adlandırılan odanın dört duvarından birini kaplar. Papalık dairelerinin merkezi olan bu odaya, daha sonraki papalar, parşömen ya da kâğıda karalanmış ve balmumu ya da kurşundan yapılan “papalık fermanlarıyla” mühürlenmiş, imzalanmış bürokratik evraktan oluşan yığınları koydular. Julius’un yaklaşık 200 kitaplık özel kütüphanesi ya bu odada ya da yakınındaydı ve buranın iki kat altında, 1470’lerin ortalarından itibaren Papalık’a bağlı bir kurum olan 5000 kitaplık Vatikan Kütüphanesi vardı. Stanza della Segnatura’daki resimlerin hepsi kitaplarla ve onların yazarlarıyla ilgilidir. Bu resimde sanki Vatikan Kütüphanesindeki ciltler bir anda, her biri konuşan, okuyan, tartışan ya da düşüncelerine dalmış çağdaş şairlerle, hukuk araştırmacılarıyla, antik filozoflarla ve Kutsal Kitap’tan karakterlerle canlanmış gibidir. II. Julius’un bugüne ulaşmış portrelerinin çoğunun (Raffaello’nun portresi de dahil) onu, korkutucu bakışı hafifçe aşağı yönelmiş ve başı sorgulayıcı bir açıyla eğilmiş düşünürken göstermesi, Papa'nın hiperaktif olduğu düşünülünce şaşırtıcıdır.

Atina Okulu'nun temelinde yatan düşünceler, antik bilgelikle modern Hıristiyanlık, Klasik Yunanla Rönesans Roması arasındaki bağlantılarla ilişkilidir ve bu bağlantılar dramatik bir siyasi arka planda gerçekleşmektedir. 1453 yılında, Bizans İmparatorluğu’nun büyük başkenti Konstantinopolis, şiddetli bir kuşatmada Osmanlı kuvvetlerine geçmişti. Vatikan Kütüphanesi'ndeki Yunan elyazmalarmın çoğu, bu çatışmadan kaçanlar tarafından Roma'ya getirildi ve militan Papa Julius, Batı’nın, Klasik dönemin, Ibraniler ve Hıristiyanların -Arap gökbilimcilerini ve Aristoteles eleştirmenlerini de kapsayan- yazılı mirasını korumakta kararlıydı. Kitaplar, 16. yüzyılın başlarında son derece pahalıydı, ancak içerdiklerinden, bilgeliklerinden, insanın içine doğurduklarından ve ölüme rağmen ayakta kalan, insan temasının mucizesinden ötürü, daha da değerliydi. Vatikan Kütüphanesindeki kitapların farklı yazılarla, farklı zamanlarda ve farklı yerlerde yazılmış olmaları gibi Raffaello’nun bu görkemli binasının tonozunun altında farklı kültür ve dönemlerden insanlar da bir araya gelmiştir. Bu mekân (antik dünyada genelde filozofların okul faaliyetlerini yürüttükleri yer olan) bir Roma hamamı ya da bir Felsefe Tapınağı olabilir. Bununla beraber mekânın tasarımı, çağdaşlarına Julius’un eski kilisenin çoğunu yıktırıp, onun yerine yaptırmakta olduğu San Pietro bazilikasının planını anımsatmış olabilir.

1509’dan 1511’e kadar olan dönem Raffaello’nun, biçimleri basitleştirip sistemli olarak düzenlediği, ancak aynı zamanda tamamen doğal görünmelerini de sağladığı ve sanatçı olarak olgunluğa ulaştığı dönemi işaret eder. Resim, ikili ve üçlü dizilere bölünmüştür. Üç büyük, üç küçük pencere, iki temel insan grubu, merdivenle ayrılmış iki seviyeli zemin gibi. Kompozisyon, Raffaello tarafından ya da onunla birlikte yapılmış olan özenli bir entelektüel izlenceyi yansıtır. Büyük olasılıkla, Vatikan'ın, aşırı davranışlarıyla göze çarpan kütüphanecisi Tommaso Inghirami (gürbüz, neşeli figürü resmin sol altındadır ve sağda yer alan Raffaello'nun otoportresini dengeler) tarafından tasarlanmıştır. 

Raphael
Üçlü seriler, Kutsal Üçlemeyi de temsil eder. Farklı üç doğası olan tanrı düşüncesini ilk olarak öne sürenler Yunanlı filozoflardı. Raffaello’nun bu resmi, Yunanlılar olmadan Hıristiyanlık ilahiyatının olamayacağını öne sürer.  İkili serilerse, Platon’nla Aristoteles arasında,  soldaki müzikle sağdaki gökbilim arasında karşıtlıklar oluşturur, iki figürse, bu özenli kompozisyona meydan okur:

Yaşlı Plato Aristotales'le yürüyor. Leonardo Da vinci Plato olarak resmedilmiş.  

 Kel, sakallı ve her zaman muhalif olan Diogenes, etrafındakilerin farkına varmaksızın merdivenlere uzanmıştır:




 Raffaello, ortadaki, süet çizmeli, somurtkan Michelangelo’yu, asık yüzlü filozof Herakleitos’a benzeterek resmeder:

Michelangelo

 Rakibinin Sistina Şapeli tavanında kullandığı kaslı üslubu ve tuhaf renkleri onun üzerinde zekice taklit etmiştir. Sistina Şapeli gibi, Atina Okulu da hemen başarıya ulaşmış, resmedildiği andan itibaren bir başyapıt ve Batı sanatı tarihindeki nüfuzlu eserlerden birisi olarak kabul görmüştür.


*
Ingrıd D. Rowland


*


1: Zeno of Citium 2: Epicurus Possibly, the image of two philosophers, who were typically shown in pairs during the Renaissance:Heraclitus, the "weeping" philosopher, and Democritus, the "laughing" philosopher. 3: unknown (believed to be Raphael)[14] 4: Boethius orAnaximander or Empedocles? 5: Averroes 6: Pythagoras 7: Alcibiades or Alexander the Great? 8: Antisthenes or Xenophon or Timon? 9: Raphael,[14][15][16] Fornarina as a personification of Love[17] or Francesco Maria della Rovere? 10: Aeschines or Xenophon? 11: Parmenides? (Leonardo da Vinci
12: Socrates 13: Heraclitus (Michelangelo) 14: Plato (Leonardo da Vinci) 15: Aristotle (Giuliano da Sangallo) 16: Diogenes of Sinope 17: Plotinus (Donatello?) 18: Euclid or Archimedes with students (Bramante?) 19: Strabo or Zoroaster? (Baldassare Castiglione) 20: Ptolemy? R: Apelles (Raphael) 21: Protogenes (Il SodomaPerugino, or Timoteo Viti)

*
http://kaotikbenlik.blogspot.com.tr/2013/01/the-school-of
-athens-fresco-raffaello.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder